Ana içeriğe atla

Küba Devrimi

 

II. Dünya Savaşının sonuçlanmasından sonra yapılan anlaşmalar kâğıt üstünde barışı sağlamıştı. Savaşta yüzyıllarca dünyanın süper gücü olan İngiltere eski gücünü yitirmiş onun yerine dünyada iki büyük güç olmuştur. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu iki devletin arasında yaşanan büyük problemler sıcak bir atışmaya dönüşmemiş olsa da dünya iki farklı bloğa ayrılmıştır. Bu iki blok arasında İkinci Dünya Savaşının sonundan Sovyetler Birliğinin yıkılışına kadar olan dönemde yaşanan sıkıntılara Soğuk Savaş adı verilir. Soğuk Savaş döneminde yaşanan en önemli olaylardan biri de şüphesiz Küba Devrimidir. Fidel Castro, Che Guavara, Raul Castro’nun başı çektiği devrimciler tarafından gerçekleştirilen devrim Küba’da baskıcı ve otoriter Fulgencio Batista yönetimini devirerek başa geçmesiyle son bulur. Gelin Soğuk Savaş döneminin en önemli konularından olan Küba Devrimi’ni mercek altına alalım.

 


1956 Yılı Öncesi

1956 yılının öncesinde Küba’nın durumu pek parlak değildi. Küba Amerika güdümünde var olmaya devam eden bir ülkeydi. Tam tabiri kullanırsak Amerika’nın oyun bahçesiydi. Yönetim Amerika tarafından belirlenmiş diktatör Fulgencio Batista’nın elindeydi. Ülkenin ekonomik durumunu incelersek Amerikanlı ve Avrupalı şirketler ülkenin ekonomisini tam anlamıyla işgal etmişti. Ülkenin ekonomik pazarında bulunan neredeyse her ürün Amerikan malıydı. Öte yandan Küba’nın sahip olduğu turistik mekânlar ve sahiller Amerikalılar tarafından işletiliyor ve kar Amerika’ya aktarılıyordu. Kısacası Küba Amerika’nın hem oyun parkı hem de önemli bir ticari geliriydi. Diğer tarafta halk ise Batista yönetiminin cezasını çekiyordu. Fakirlikten bıkmış olan halk kendilerini kurtaracak bir lider arıyordu.


Halk kendine bir lider ararken aralarından bir kişi lider olmaya adaydı. Fidel ve Kardeşi Raul Castro. Bu iki kardeş 1952 yılında Hareket adı verdikleri bir örgüt kurmuş silah toplamışlardır. 1952 yılının sonunda Havana’da 1200 adet işçi sınıfından insan kendilerine katılmıştı. Bu birlik 26 Temmuz 1953 tarihinde Santiago şehrindeki askeri üsse saldırdılar. Saldırının ülke çapında bir isyana dönüşmesini beklerlerken beklenen olmadı. İsyan başarısız oldu. Fidel Castro ve devrimcilerin çoğu dağlara kaçtı. Ama kısa bir süre sonra yakalandılar. Politika baskısı altında geçen bir duruşma yapıldı. Fidel Castro savunması sırasında Küba halkına ve hak ettiklerini hakkında dört saat süren bir savunma yaptı. Savunmasını bitirişi ise çok çarpıcıydı:   “Beni mahkûm edin önemli değil. Tarih beni temize çıkaracaktır. “


Fidel 15, Raul ise 13 yıl hapis cezası aldı. Fakat yoğun siyasi baskı yüzünden Batista yönetimi tüm siyasi mahkûmları serbest bırakmak zorunda kaldı bunlara Fidel ve Raul da dâhildi.


1955 yılında Meksika’da sürgünde Fidel Che ile tanıştı. Che Küba devriminin önde gelen isimlerinden olacaktı.



Devrim

Meksika’da 82 kişi toplayan Che ve  Fidel  Raul Granma adlı tekne ile yola koyuldular. 2 Aralık1956 günü Küba’ya çıkan ekip ne yazık ki gün ışığında karaya ulaşmışlardı ve buda Batista’nın hava kuvvetlerine yem olmalarının önünü açtı. Büyük kayıplar verdiler ve ekipleri ikiye bölündü. Batista Fidel’in öldürüldüğünü ilan etti, aslında yalandı geriye 12 kişi sağ kalmıştı. Fidel, Raul ve Che de sağ kalan gruptandı. Geri kalan 12 kişi Sieerra Maestra dağlarına kaçtı. Birkaç yıl gerilla olarak savaşa devam ettiler askeri üslere başarılı baskınlar düzenlediler. Batista ise cevap olarak şehirlerde çıkan isyanlara çok sert tepki verdi. Kanlı gösteriler yaşandı. O zaman Castro ve ekibi 200  kişiden oluşuyordu. Bu kuvvet 30-40 bin kişi arasındaki Küba ordusunun yanında çok küçük kalıyordu.


Batista sonunda askerlerini dağlara yığdı. Büyük 24.000 kişili bir orduyla başlatılan harekât sonuçsuz kaldı. Gerillalar tarafından püskürtülen Küba ordusu başarısız olmuştu. Ama sonuçta askeri büyüklük işin içine girdi ve gerillalar 70 kadar kayıp verdi. Castro ateşkes önerisinde bulundu. Kabul edildi. Bu sırada askerlerini geri çekerek minimum kayıpla tuzaktan kurtuldular. Sonuç olarak Batista büyük bir hezimete uğradı.



Zafer

Batista’nın saldırılarından sonra Che ve destekçileri giderek güçlenmişti. Baskınlar giderek artmaya başladı. Sonuç olarak Che ve birlikleri artarda zafer kazanıyorlardı. Santa Clara Santiago de Cuba gibi şehirler bir bir Che’nin birliklerinin eline geçiyordu. Batista bu haberleri aldıktan sonra 1 Ocak 1959 tarihinde Dominik Cumhuriyetine kaçtı. Sonrasında birlikler Havana’ya doğru ilerlediler ve hiçbir engelle karşılaşmadan Havana’yı ele geçirdiler.



Devrimden Sonra

Devrim başarıya ulaştıktan sonra Küba’da başa gelen yeni Che hükümeti tarafından hızlı bir devrim süreci başlatıldı. Özellikle ekonomik alanda gerçekleşen bu devrim süreci Küba’yı hızlı bir kalkınma programının içine soktu. Küba ekonomisi bildiğimiz gibi Amerikalı ve Avrupalı devletlerin şirketlerine dayanıyordu. Yapılan yeniliklerden belki de en önemlisi bu konuda yapılmıştır. Ülkedeki uluslararası şirketlerin sahip olduğu tüm topraklar ve işletmeler kamulaştırılmış ülkeye dışarıdan gelen malzemelerde sıkı bir denetim uygulanmıştır Böylece Küba kendine yetecek kadar üretim yapabilen bir devlet haline gelmeye başlamıştır. Öte yandan Küba’da eskiden bulunmayan sağlık sistemi, eğitim sitemi gibi önemli nitelikler için özel programlar oluşturuldu ve uygulamaya koyuldu.

 

Fakat ithal malların boykot edilmesi ve ülkenin ekonomisinin dışa bağımlılığının azaltılması özelikle kendisi için çok önemli bir pazar olan Birleşik Devletleri rahatsız etti. Bu yüzden Birleşik Devletler Küba’dan eskiden sürgün edilmiş ol7an insanları toplamaya ve CIA tarafından bu insanlar eğitilmeye başladı. Bu oluşturdukları birliklerle Küba’da Domuzlar Körfezi olarak bilinen bölgeye bir çıkarma yapmışlardır. Ama Küba Hava Kuvvetlerinin başarılı atışları ve çıkarmanın sabah yapılması yüzünden başarılı olunamamıştır.


Ülkesinde yapılan devrimleri ve yenilikleri anlatmak amacında olan Che Birleşmiş Milletlerde konuşmak amacıyla gittiği Washington’da Birleşik Devletler başkanı Eisenhower kendisinin görüşme talebini reddetmiştir. O sırada yine Washington’da bulunan Nikita Kruşçev yeni bir devrimcinin görüşme talebin kaçırmamıştır. O görüşmeden sonra Birleşik Devletleri’nde kendilerine yanaşmamaları sebebiyle Küba Sovyet Rusya’ya yaklaşmıştır. Sonrasında yaşanan gerilim Soğuk Savaş’ı iyice tırmandırmış ve yeni bir kriz olan Füze Krizini doğurmuştur.



Baki Efe Duman

 

Kaynakça



Tarihi Bilgi

Yorumlar

  1. Seninle gurur duyuyorum Baki Efe. Allah herkese senin gibi başarılı evlatlar nasip etsin

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İtalya’nın İşgali

  İkinci Dünya Savaşının sonlarına doğru gittikçe güç kaybetmeye başlayan Mussolinin İtalya’sı Müttefikler tarafından Fransa’yı özgürleştirmek için ele geçirilmesi gereken bir hedef olarak belirlenmişti. Fakat İtalya’yı ele geçirmek hiç de Churchill’in düşündüğü kadar kolay olmamıştı. Neden İtalya? İtalya İkinci Dünya Savaşının başlarında Kuzey Afrika’daki topraklarını genişletmek için yeni bir cephe açtı.   İlk başta ciddi bir direniş ile karşılaşmayan İtalyan askerleri ilerleme kat ettiler. Fakat İngilizler karşı saldırıda bulunarak İtalyanları geri püskürtmeyi başardı. Bunun üzerine Alman General Erwin Rommel Afrika’daki birliklerin başına atandı. Rommel ’in birlikleri ciddi bir ilerleme kat etseler de bazı stratejik noktaları İngilizlerden alamazlar. Sonradan tekrardan atağa geçen İngilizler Rommel ve birliklerini Tunus’a kadar püskürttüler.   Kuzey Afrika harekâtının başarısız olmasından sonra hem İtalya hem de Mussolinin güç kaybetmeye başladı. Müttefikl...

Osmanlı Devletinin Kıbrıs Adasını Fethi

Kıbrıs Adası Akdeniz'in doğusunda bulunan Akdeniz'in en büyük 3. adasıdır. Adanın özel konumu ve  önemli bir liman olması Doğu Akdeniz ticaretinde söz sahibi olmak isteyen devletler arasında sürekli savaşlar çıkmasına sebebiyet vermiştir. Kıbrıs adasının önemi günümüzde bile büyük devletler arasında tartışmalara neden olmaktadır. Biz bu yazımızda Kıbrıs adasının tarihini tarih öncesi çağlardan başlayarak, Osmanlı Devletinin adayı fethine kadar olan periyodu  inceleyeceğiz. İyi okumalar. Doğu Akdeniz Haritası (İsrail-Filistin Çatışmaları Sebebiyle Sınırlar Değişebileceğinden İsrail ve Filistin Devletlerinin Sınırları Belirtilmemiştir)   Kıbrıs'taki İlk İnsanlar Kıbrıs’a ilk insan yerleşiminin M.Ö. 10000 yıllarında başladığı tahmin edilmektedir. Bu insanların Anadolu’dan göç ettikleri düşünülmektedir. M.Ö. 3000 yıllarında adada bakır madeni çıkarılmaya başlanmıştır. O dönemde bakır madenin önemi sebebiyle adada ticaret başlamıştır. Adada büyük ticaret şehirleri k...